Ana içeriğe atla

AMOUR





aşkın en güzel anlatıldığı dildir fransızca amour.Birde her bedende güzel anlatılır aşk gözlerinizdeki ışıltı hiç bir zaman sönmez sevdiğiniz yanınızda olunca bir an onu kaybetme duygusuyla yaşarsınız her anınızı onu düşünür onu hissedersiniz vücudunuzun her hareketinde aşk dünyadaki en güzel duygudur yaşanması gereken en güzel duygu.Bazen acı,bazen tatlı.Kimileri aşkı iki bacak arasındaki zevke bağlar öyle insanlar sadece zavalıdırlar.Halbuki bu güzel duyguyu yaşamak herkese kısmet olmaz yalnızlığla yaşamaya alışan binlerce insan var etrafındaki arkadaşlarının aşklarını görerek kendini avutan.Bu yazımda aşktan bahsedeceğim fakat sadece aşktan değil her bedende her nasıl olursa olsun aşkın hep aynı şekilde yaşandığından bahsetmek istiyorum.Dünyada aslında insanlar varolduğu sürece olan bir cinsel eğilim eşcinsellik bu konu üzerine çok şey yazıldı konuşuldu herkes fikrini söyledi falan filan herkesin doğrusuda yanlışıda kendinedir.Kimse kimsenin kararına karışamaz saygı duymak zorundadır.Evet belki bu cinsel tercih ülkemizde kabul edilmeyecek bir konumda ve bana sorarsanız hiç bir zaman kabul edilmeyecek çünkü toplumumuz buna hiç bir zaman hazır olmayacaktır.Bunu toplumumuzu küçümsemek için söylemiyorum bunu bir sürü nedene bağlaya bilirsiniz.Kültür,eğitim,din...vb Herkesin kesinlikle bir fikri vardır.Eşcinsellil özgür olmalı mı yüzlerce insanın sessiz kalması veya toplumdan dışlanmaları kesinlikle doğru değildir.Eşcinsellik derken sadece gay lardan bahsetmiyorum lezbiyenler transeksuler... ve diyerleri Araştırmalar evet eşcinselliğin doğuştan gelen bir eğilim olduğunu gçsteriyor ve bilim hiç bir zaman yanılmaz.Bu konuda da yanıldıklarını düşünmüyorum.Cinsel tercihi bir kişinin ne olursa olsun yaşadığı aşksa bu kesinlikle özgür olmalıdır.Korkmayın hiç bir gay gelipte sizin erkek arkadaşınızı elinizden almaz yada lezbiyen gelipte kız arkadaşınızla olmaz.Onlar kendi aşklarını sizin gibi özgürce yaşamak isterler onlarda toplum içinde el el dolaşmak,birlikte insan gibi yaşamak isterler ve bence kesinlikle haklılar.Sonuçta onlarda birer insan ve herkes gibi özgürce duygularını,tercihlerini açıklayabilmeliler.Babası tarafından öldürülmeyi yada bir markete gittiğinde kaba davranışı hak etmiyorlar.Onlar sadece kendilerini öyle daha mutlu hissettikleri için öyle oluyorlar.Ne bir psikolojik sorunları var ne de bir hastalıkları.Bu konuda insanlar fazla konuşmak istemiyorlar çekiniyorlar aslında bir yerde hak vermek lazım son zamanlarda kim özgürce düşüncesini söyleyebiliyor ki bu yazımda eşcinselleri desteklemiyorum yada eşcinsel değilim sadece onlarında insan olduğunu ve her normal çift gibi aşk denilen güzel duyguyu özgürce yaşamalarının hakları olduğunu söylüyorum ve sonuna kadar destekliyorum.Umarım herkes dilediği aşkı dilediği bedende en güzel anlarıyla yaşar...

                                       L.G

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...

Yalnızlık Değil Derdim

Yalnızlık hiçbir zaman derdim olmadı. Sizin 'yalnızlık' diye tanımladığınız şey, benim için kendimi dinlemektir. Esas yalnızlık, kimseyle sevgi paylaşamamaktır; sizi dinleyecek, anlayacak, kahvenize eşlik edecek birinin hayatınızda olmamasıdır. Bu büyük bir yalnızlık olurdu ve inanılmaz çekilmez bir hayat olurdu. Esas sorun, sevgisizlikten gelmektedir. İnsanların duvarlarından, buz kesmiş kalplerinden. Herkes mi bu kadar kötü olur? Çoğunluk evet. Unutmamalıyım ki muhtemelen ben de bir başkası için "kötü" biriyim. Burada görecelik devreye giriyor ama esas konumuza dönersek; yalnızlık değil derdim. Sevgisizlik, en büyük korkum; sevgisiz kalmak ne büyük bir acıdır. Susuz kalmış bir ağaç gibi hissedersiniz, çaresizce yağmuru beklersiniz. Paylaşmayı bilmemek, aslında en büyük sorun. Birbirimizle olan iletişim, en büyük nedeni... En büyük hediye, aşık olmaktır bu yaşamda. En derinliklerinize kadar hissettiğiniz o korkunç his, ah, ne hoştur... Ne geldiği, ne de gittiği zaman...