Ana içeriğe atla

Hayat Bu Kadar Basit

Aşık Veyselin dediği gibi uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece hepsimiz hiç durmadan devam eden bir yolculuk yapıyoruz bazen birileri giriyor hayatımıza bazen birileri çıkıyor kimileride yolculuk boyunca size eşlik ediyorçHayat o kadar basit ki insan bazen ne kadar da saçma bir konu yüzünden kendimi üzdüm.Boşuna sinirlenmişim diyor fakat bunun farkına varmak ne yazık ki çok geç oluyor daha dün öğle saatlerinde yaşadığım ve hergün okula gidrken kullandığım yolda 20 yaşında genç bir kıza araba çarpması sonucu hayatını kaybettiğini internetteki bir gazeteden okudum gazetedeki resminde yol kenarında bir köpek yavrusu gibi cansız bedeni yatıyordu o resmi görünce çok üzüldüm ve gerçekten hayat çok kısa her ne kadar üzülsekde sevinsekde gün geliyor bir zavallı gibi ölüp gideceğiz bu nedenle yaşadığımız her ana şükretmemiz gerekiyor.Genç kızı hiç tanımama rağmen çok üzüldüm ve henüz etkisinden çıkamadım yarın onun için yas tutacağım ölümü beni çok etkiledi ve  diyer yandan aslında kendi hayatımda ne kadarda saçma konularda boşuna üzüldüğümün farkına vardım.Aslında eskisi kadar çok üzülmüyorum herşeyi olumlu düşünmeye çalışıyorum bu zor günlerin sonunda elbet mutlu olacağım diyorum ve olacağıma inanmak istiyorum çünkü beni hayata bağlayan tek şey ümitlerim ve ümitlerimi gerçekleştirme gücüm. 
                                     L.G

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...

Yalnızlık Değil Derdim

Yalnızlık hiçbir zaman derdim olmadı. Sizin 'yalnızlık' diye tanımladığınız şey, benim için kendimi dinlemektir. Esas yalnızlık, kimseyle sevgi paylaşamamaktır; sizi dinleyecek, anlayacak, kahvenize eşlik edecek birinin hayatınızda olmamasıdır. Bu büyük bir yalnızlık olurdu ve inanılmaz çekilmez bir hayat olurdu. Esas sorun, sevgisizlikten gelmektedir. İnsanların duvarlarından, buz kesmiş kalplerinden. Herkes mi bu kadar kötü olur? Çoğunluk evet. Unutmamalıyım ki muhtemelen ben de bir başkası için "kötü" biriyim. Burada görecelik devreye giriyor ama esas konumuza dönersek; yalnızlık değil derdim. Sevgisizlik, en büyük korkum; sevgisiz kalmak ne büyük bir acıdır. Susuz kalmış bir ağaç gibi hissedersiniz, çaresizce yağmuru beklersiniz. Paylaşmayı bilmemek, aslında en büyük sorun. Birbirimizle olan iletişim, en büyük nedeni... En büyük hediye, aşık olmaktır bu yaşamda. En derinliklerinize kadar hissettiğiniz o korkunç his, ah, ne hoştur... Ne geldiği, ne de gittiği zaman...