Ana içeriğe atla

Aşkın Tarifi






Küçük bir heycanla başlar herşey onu görünce gözleriniz daha çok acılır sebebsiz yere kalbinizin hızlı attığını hissedersiniz dudaklarınız kurur bir tek kelime bile edemezsiniz işte bunları hayatınızda bir kez olsun hissettiyseniz sizde Aşk nedir biraz olsun biliyorsunuz demektir.Hiç olmayacak kişilerle hayallere dalmak sonra pişmanlığınızla kendi kendinizi dram filmlerini izleyip ağlarken bulursunuz koltuğunuzda fakat birde bu aşkın diyer yüzü var karşılıklı umutlu bir aşk işte o zaman daha çok anılarınız sahne alır hayallerinizden çok duygularınız hayat bulur bir dokunuşla bir cümleyle ve kalbinizin atışları bu kez huzura ve mutluluğa izin verir hiç bitmeyecek bir hikaye başlar sizin için her hikayede olduğu gibi bazen hüzünlü bazen sevinçli devam eder sonu mutlu biter  demek çok isterdim fakat bu hikayede herşey çok acımasız yaşanır sevinçiniz de üzüntünüzde çok derinlerde hissedersiniz işte bu nedendir ki milyonlarca şarkının,filmin,sanatın kısacası hayatımızın her dakikasında aşktan söz ederiz ve yaşarız.Bu nedenle bir çok insan şair yazar olmuştur bazılarıda kötü sonla aşklarını kalplerine gömmüştür ama bir türlü içlerinden söküp atamazlar sürekli hatırlarlar .Hatıralarınızda güzel yerler edinecek aşklar yaşamanız dileğiyle...

Yorumlar

  1. başlığı görünce 'aşkın tarifi var mı ki?' diye geçirdim içimden ama yazını okuduktan sonra 'tarif edebilen de varmış' diye düşündüm yazın çok güzel olmuş tebrik ederim .
    eklemek istediğim bir şey daha var söyliyim hemen aşkın tarifini bu kadar güzel anlatan biri aşkın rüzgarına kaptırmıştır kendini yanılmıyorsam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. öncelikle çok teşekkür ederim yazımı beğenmen beni çok mutlu etti...Yanılmıyorsun aşkın rüzgarına kapıldım ne yazık ki bu rüzgar çok acıttı beni şimdide toparlanmaya çalışıyorum...

      Sil
    2. o rüzgardan yaralı çıkan bir sürü kişi tanıdım teselli etmek zordur umarım en kısa zamanda toparlanırsın.aşkın seni yıpratmasına izin vermemelisin.

      Sil
  2. Aşk değil aslında yıpratan pişmanlık keşkeler iyi olacağım zamanla biliyorum olmak zorundayım :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...

Yalnızlık Değil Derdim

Yalnızlık hiçbir zaman derdim olmadı. Sizin 'yalnızlık' diye tanımladığınız şey, benim için kendimi dinlemektir. Esas yalnızlık, kimseyle sevgi paylaşamamaktır; sizi dinleyecek, anlayacak, kahvenize eşlik edecek birinin hayatınızda olmamasıdır. Bu büyük bir yalnızlık olurdu ve inanılmaz çekilmez bir hayat olurdu. Esas sorun, sevgisizlikten gelmektedir. İnsanların duvarlarından, buz kesmiş kalplerinden. Herkes mi bu kadar kötü olur? Çoğunluk evet. Unutmamalıyım ki muhtemelen ben de bir başkası için "kötü" biriyim. Burada görecelik devreye giriyor ama esas konumuza dönersek; yalnızlık değil derdim. Sevgisizlik, en büyük korkum; sevgisiz kalmak ne büyük bir acıdır. Susuz kalmış bir ağaç gibi hissedersiniz, çaresizce yağmuru beklersiniz. Paylaşmayı bilmemek, aslında en büyük sorun. Birbirimizle olan iletişim, en büyük nedeni... En büyük hediye, aşık olmaktır bu yaşamda. En derinliklerinize kadar hissettiğiniz o korkunç his, ah, ne hoştur... Ne geldiği, ne de gittiği zaman...