Ana içeriğe atla

Gerçek Aşkın Anlamı







Herkes filmlere konu olacak romanlarda geçen bir aşk hikayesi yaşamak ister herkesi kıskandıracak bir aşk ve böyle bir aşk yaşamak için herkes yolculuğa çıkar doğru kişiyi bulmak için aslında doğru kişiyi bulmamıza gerek yoktur.Doğru kişi ruhumuzla çoktan eşleşmiştir bile ve elbet bir gün gelecektir.Belki herşeyden vazgeçtiğiniz an uçurumun kenarından sizi kurtarırken belkide hiç beklemediğiniz bir anda ama inanın bir gün gelecektir.Gerçek aşk sevgi içimizdedir fazla uzakta değildir aslında ama en zor ulaştığımız yerdedir.Kendimizi seversek gerçek aşk içinde doğru yolda olduğumuz anlamına gelir.Ben bugün kendime bir söz verdim ve dedim ki : "mutlu olmayı seçtim ben gerçek aşkın,sevginin insanın kendi içinde olduğunu öğrendim.Daha önce hissetmediğim bir yaşam sevinciyle doluyum yenilenmiş ruhumla Hayata tekrar adım attım ve inanılmaz mutluyum"
sizde gerçek aşkın kendi içinizde olduğunu öğrendiğiniz gün Dünya sizin için daha eğlenceli bir yer olcak ve her gününüz mutlu geçecek.

Yorumlar

  1. Yanıtlar
    1. özür dilerim tam olarak anlatamadım.benm derdim aşkla değil son yazdığın cümleyle.hani derler ya 'herşey insanın içinde' olmuyor işte öyle...dünya bnm için hiçbir zaman eğlenceli bir yer olmadı.olmayacak gibi görünüyor.

      Sil
  2. yaşadıklarımız ne yazık ki hayat enerjimiside alıp götürebiliyor dünya evet belki çok acımasız ama o acıların içinden mutlu olmayı denemek gerektiğini düşünüyorum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...

Yalnızlık Değil Derdim

Yalnızlık hiçbir zaman derdim olmadı. Sizin 'yalnızlık' diye tanımladığınız şey, benim için kendimi dinlemektir. Esas yalnızlık, kimseyle sevgi paylaşamamaktır; sizi dinleyecek, anlayacak, kahvenize eşlik edecek birinin hayatınızda olmamasıdır. Bu büyük bir yalnızlık olurdu ve inanılmaz çekilmez bir hayat olurdu. Esas sorun, sevgisizlikten gelmektedir. İnsanların duvarlarından, buz kesmiş kalplerinden. Herkes mi bu kadar kötü olur? Çoğunluk evet. Unutmamalıyım ki muhtemelen ben de bir başkası için "kötü" biriyim. Burada görecelik devreye giriyor ama esas konumuza dönersek; yalnızlık değil derdim. Sevgisizlik, en büyük korkum; sevgisiz kalmak ne büyük bir acıdır. Susuz kalmış bir ağaç gibi hissedersiniz, çaresizce yağmuru beklersiniz. Paylaşmayı bilmemek, aslında en büyük sorun. Birbirimizle olan iletişim, en büyük nedeni... En büyük hediye, aşık olmaktır bu yaşamda. En derinliklerinize kadar hissettiğiniz o korkunç his, ah, ne hoştur... Ne geldiği, ne de gittiği zaman...