Ana içeriğe atla

Bir Farklılık Göremiyorum

İnsanoğlu var olduğu sürece bir sürü sorunlar  ve tercihlerde kuşkusuz olacak.Bu tercihlerden belkide en önemlisi Cinsellik kimilerimizin çekinerek uzaktan izlediği kimilerimizin çirkin düşüncelerle sürekli yaşamaya çalıştığı bir duygu.Cinsellik hepsimiz için önemli tabikide fakat herşeyden önce yaşadığımız sevgi duygusu aşk önemli aşk her bedende aynı yaşanır sevginin güçüyle tüm bedenler sonsuz mutluluğa kavuşur peki biz bu mutluluğa kavuşan bedenleri neden kabul etmek istemiyoruz yada 'Farklı' olduklarını söylüyoruz bence yukardaki resimde üç çiftin arasında hiçbir fark yok resimlerde aşk var sevgi var bizlerin yaşadığı en güzel duygulardan.Herkesin tercihi kendine diyoruzda yinede özgür bir şekilde beilirtemiyoruz belkide bunu sadece yaşadığımız ülke değil tüm dünya ülkeleri yapıyordur.Neden ünlü sanatçılar eşcinselliği destekliyor, farklı bişey mi ? peki yasak mı ? utanılması gerekiyor mu ? bence hepsinin tek bir cevabı var kesinlikle HAYIR bence bu kadar basın önünde tercihlerin özgürleştirilmeye çalışması oldukça yanlış geliyor bana bu durumu doğal olarak kabul ediyorsak doğal yaşamalıyız onlar farklı değiller onlar için eylemler yapmaya gerek yok sadece eşit olduklarını yaşama haklarının olduklarını bilmemiz yeterli bence ve tabi dinsel inançlarımız açısından ki bu konu oldukça bizim için önemli fakat herkesin vijdanı kendisine ayittir Yaptıklarımızdan sadece kendimiz sorumluyuz yanlışsa yanlış doğruysa doğru.Ben her ne olursa olsun her ne kadar çoğu yerde farklı anlamlar yüklensede yukardaki üç resimde hiç bir fark göremiyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...

Yalnızlık Değil Derdim

Yalnızlık hiçbir zaman derdim olmadı. Sizin 'yalnızlık' diye tanımladığınız şey, benim için kendimi dinlemektir. Esas yalnızlık, kimseyle sevgi paylaşamamaktır; sizi dinleyecek, anlayacak, kahvenize eşlik edecek birinin hayatınızda olmamasıdır. Bu büyük bir yalnızlık olurdu ve inanılmaz çekilmez bir hayat olurdu. Esas sorun, sevgisizlikten gelmektedir. İnsanların duvarlarından, buz kesmiş kalplerinden. Herkes mi bu kadar kötü olur? Çoğunluk evet. Unutmamalıyım ki muhtemelen ben de bir başkası için "kötü" biriyim. Burada görecelik devreye giriyor ama esas konumuza dönersek; yalnızlık değil derdim. Sevgisizlik, en büyük korkum; sevgisiz kalmak ne büyük bir acıdır. Susuz kalmış bir ağaç gibi hissedersiniz, çaresizce yağmuru beklersiniz. Paylaşmayı bilmemek, aslında en büyük sorun. Birbirimizle olan iletişim, en büyük nedeni... En büyük hediye, aşık olmaktır bu yaşamda. En derinliklerinize kadar hissettiğiniz o korkunç his, ah, ne hoştur... Ne geldiği, ne de gittiği zaman...