Ana içeriğe atla

Sonsuzluğa Erişmek ?!

Bir ilişkide sıfıra vurmak kolaydır,Sonsuzluğa erişmekse denklemi çözecek dahi bir yürek ister:

TUTKU+ (GÜVEN + SADAKAT)2 x SEVGİ = ∞


Denklemi çözmek zor bakıldığında kolay görülsede '' Davulun sesi uzaktan hoş gelir '' sözünü doğrular niteliğinde.Hepimizin ortak derdi Aşık olmak,birini sevebilmek, hayatını paylaşmak...
Tabi bu süreç oldukça zor bir sürü insan çıkıyor karşımıza doğru kişiyi bulmak için yanlışların arasında bizde kayboluyoruz.Fakat o kaybolduğumuz anda birinin geleceğini ve bizi bulacağını umuyoruz.Şarkılara sığınıyor deli cesaretine ihtiyaç duyuyoruz.Yukardaki denklemi çözebilsek aslında hiç bir sorunumuz kalmayacak.Neler gerekli : Güven ve  Sadakat en önemli iki etken.Güven yoksa hiçbirşey olmuyor zaten e sadakata gelince Levent Yüksel çok güzel söylemiş zamanında :        '' Sadakatsiz sevda olmaz güzelim '' diyerek.Bunlar olmazsa olmazlarımız onu anladık.Haliyle birşeylerde hissetmemiz gerek uykularımız kaçmalı gece gündüz düşünmeliyiz görünce heycanlanmalı karnımızda kelebekler uçuşmalı yani sevmeliyiz.Tabi kimilerin sevgisi erken bitiyor o başka sorun ama yinede sevgi sevgidir diyelim ve bu kısmıda çözdük diyelim.Ve bence en kolay kısmı tutku.Hepimizin kolayca yaptığımız şey tutkulanmak.Arzulamak hayal kurmak çoğu zaman bile bile tutkumuzla yanmak.Tüm bunları birleştirince sonsuzluğa eriğiyor sevgimiz aşkımız hadi herkese koaly gelsin yapabilecek olanlara başarılar.Bana göre her aşk bir gün biter ama yinede bile bile yanmak aşk acısı çekmekte güzel bişey.Belki birgün hepimiz sonsuz aşkı bulabiliriz kim bilebilir ki.....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...

Yalnızlık Değil Derdim

Yalnızlık hiçbir zaman derdim olmadı. Sizin 'yalnızlık' diye tanımladığınız şey, benim için kendimi dinlemektir. Esas yalnızlık, kimseyle sevgi paylaşamamaktır; sizi dinleyecek, anlayacak, kahvenize eşlik edecek birinin hayatınızda olmamasıdır. Bu büyük bir yalnızlık olurdu ve inanılmaz çekilmez bir hayat olurdu. Esas sorun, sevgisizlikten gelmektedir. İnsanların duvarlarından, buz kesmiş kalplerinden. Herkes mi bu kadar kötü olur? Çoğunluk evet. Unutmamalıyım ki muhtemelen ben de bir başkası için "kötü" biriyim. Burada görecelik devreye giriyor ama esas konumuza dönersek; yalnızlık değil derdim. Sevgisizlik, en büyük korkum; sevgisiz kalmak ne büyük bir acıdır. Susuz kalmış bir ağaç gibi hissedersiniz, çaresizce yağmuru beklersiniz. Paylaşmayı bilmemek, aslında en büyük sorun. Birbirimizle olan iletişim, en büyük nedeni... En büyük hediye, aşık olmaktır bu yaşamda. En derinliklerinize kadar hissettiğiniz o korkunç his, ah, ne hoştur... Ne geldiği, ne de gittiği zaman...