Ana içeriğe atla

AŞK nedir Bilmiyoruz ?

Boşuna bilmişlik taslamamıza gerek yok
Hiç birimizin aşk ile fikri yok
Nasıl olduğunu  bile bilen yok

Kendi içimizde hislerimizle tanımladığımız kadarıyla biliyoruz aşkı
Kimi ne göre birinin bir selam diye mesaj atmasından nikah masasına kadar hayal ediyoruz
Aşk eşittir nikah masası mı peki ?
Ya dedikleri doğru mu Evlilik aşkı öldürür mü ?

Tüm bunları ortaya atan yine bizleriz Kendimiz çıkarıyoruz
Ne olduğunu bilmeden birinin birden bire gelmesini bekliyoruz
Yalnızlıktan,çağresizlikten mutsuzluktan kurtulmayı istiyoruz
O gelen kişiye aşık olmamız gerektiğini düşünüyoruz

Aşk bence bu kadar basit değil aşk bu kadar sıradan olamaz
Biz basit şeylerle aşkın kalitesini düşürüyoruz
O kadar çok düşürüyoruz ki günün sonunda bacak arası zevki bile aşk zannediyoruz
Yazık ediyoruz kendimize aşka ama yinede anlamadan devam ediyoruz.

Gerçek aşk bence kayıp ve onu bulmak için uğraşmak gerek
Kendi içimizde kurduğumuz arzulara aşk demeyi bırakmak gerek
O içimizdeki arzular aslında hep çıkara aşk oluyor
Tanım kötü oldu çıkara aşk ama gerçek bu.

Umarım bir gün aşk nedir öğreniriz
Hepimiz hak ediyoruz gerçek aşkı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...

Yalnızlık Değil Derdim

Yalnızlık hiçbir zaman derdim olmadı. Sizin 'yalnızlık' diye tanımladığınız şey, benim için kendimi dinlemektir. Esas yalnızlık, kimseyle sevgi paylaşamamaktır; sizi dinleyecek, anlayacak, kahvenize eşlik edecek birinin hayatınızda olmamasıdır. Bu büyük bir yalnızlık olurdu ve inanılmaz çekilmez bir hayat olurdu. Esas sorun, sevgisizlikten gelmektedir. İnsanların duvarlarından, buz kesmiş kalplerinden. Herkes mi bu kadar kötü olur? Çoğunluk evet. Unutmamalıyım ki muhtemelen ben de bir başkası için "kötü" biriyim. Burada görecelik devreye giriyor ama esas konumuza dönersek; yalnızlık değil derdim. Sevgisizlik, en büyük korkum; sevgisiz kalmak ne büyük bir acıdır. Susuz kalmış bir ağaç gibi hissedersiniz, çaresizce yağmuru beklersiniz. Paylaşmayı bilmemek, aslında en büyük sorun. Birbirimizle olan iletişim, en büyük nedeni... En büyük hediye, aşık olmaktır bu yaşamda. En derinliklerinize kadar hissettiğiniz o korkunç his, ah, ne hoştur... Ne geldiği, ne de gittiği zaman...