Ana içeriğe atla

Onların Dünyası




Bu gece (yaklaşık bir saat önce) son haftanın en çok konuşulan filmi ''Benim Dünyam'' izleme şansı buldum ve izlediğim için kendimi çok şanslı hissettim.Ana konuma geçmeden önce film hakkında biraz konuşmak istiyorum pek iyi anlamasamda ama Özcan Denizin yönetmen olduğu bir sinema sektörü varsa bende bişeyler anlıyorumdur.Neyse Beren Saat kesinlikle kendisini aşmış ve kariyerinin en iyi filmlerinden biriydi oynadığı rol inanılmaz zordu ve o kadar çok gerçekçi oynamış ki adeta yaşamış kim bilir ne kadar çalışmıştır.Film oldukça güzeldi film müzikleri kostümler herşey biraz görüntü zayıf kalmıştı ama yönetmenide anlıyorum duygular ön planda olunca pek görüntüye gerek kalmıyor ki mekanlar gayet güzeldi.Umarım türk sinemasında böyle güzel filmlerin sayısı artar birde uyarlama olmasaydı(filmin orjinali bir hintli filmden yanlış hatırlamıyorsam) ödülleri siler süpürürdü ama yinede hakkını yememek lazım harika bir filmdi.Gelelim ana konuya bu filmle hayatları sadece siyah olan ve dünyayı farklı algılamak zorunda olan insanların neler yaşadıklarını birebir görmek çok tuaf hissettirdi ve içimden ''Tanrım keşke kör olmak diye bişey hiç bilmeseydik'' dedim karanlıkta bir ömür boyu kalmak çok zor olsa gerek ama önemli olan filmdede olduğu gibi o karanlıkta ışık bulmak birşeyler yapmak sonuçta o güzel insanlar engelli değil sadece farklı yollarla dünyayı betimliyorlar o kadar.Bu farkı bilmek bilinçlendirmek belkide tüm engelleri kaldırır.Biraz olsun kendimizi onların yerine koymak ve onlara yardımcı olmakla herşey çok kolay olabilir.Film diğer yandan çok güzel bir mesaj veriyor ki herkesin kulağına küpe olması gerek bence ''İmkansız diye birşey yoktur'' bu filmi izledikten sonra insan daha çok inanıyor kendisine bir film bazen yetebiliyor insanın karşısındakini anlamaya hissetmeye o sebebdendir ki dünyada sinema denilince akan sular duruyorYazımı bitirmeden son tavsiyem filme giderken yanınızda peçete alın gerçekten kendinizi tutamayacağınız sahneler olabilir bayanlar çok makyaj yapmayın kimse gözlerinizden akan kara şeyleri görmek istemez evet belki cadılar bayramı yaklaşıyor ama öyle görünmeyin yinede birde erkekler eğer ''Erkek adam ağlamaz'' hayat felsefesiyle yola devam edecekseniz kendinizi tutmak için su için bence işe yarıyor ben kendimi tutmak için değil fazla ağlamamak için su içtim ki gerçekten ağladım özellikle finalindeki mutlu son görünce.Son olarak her ne yaşıyorsanız yaşayın içinizde buldunduğunuz durum ne kadar kötü olursa olsun Şükretmeyi bilin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belki dünya insan olsaydı, "Yine geldim amaçsız bir dönüş" diye fısıldayabilirdi

Ne olduğunu anlamadan geçen koca bir 365 gün... Belki dünya insan olsaydı, "Yine geldim amaçsız bir dönüş" diye fısıldayabilirdi. Bizde yeni umutlarla toz pembe birkaç saat yaşayalım diye, yemeler içmeler, birkaç havalı story atmak için girdiğimiz bir savaşın içindeyiz. Hayallerimizi dövizin hızına kaptırmışız. Belki yetişebiliriz, belki ucundan yakalayabiliriz. Geçtiğimiz yıl, çok fazla başkaları adına utandığımız, insanlığımızı sorguladığımız bir yıl oldu. Yorucu ve yıpratıcıydı, fakat aynı zamanda ışıklı dört mevsimi de hissettirdi bize. Kendi savaşımın içinde bir adım daha ileriye gittiğim bir yıldı. Çok şey değiştirebildim mi hayatımda? Bazen evet, bazen hayır. Hoşlandığım çocuğun bana yazmaması canımı yaktı, ama Lady Gaga'nın "Kariyeriniz bir sabah uyandığınızda sizi sevmediğini asla söylemeyecek" sözünü hatırlayıp, yoluma daha sıkı sıkı tutundum. 30 yaşın verdiği zorunlu bir olgunlukla birlikte, tahammül sınırlarımız azalıyor. İnsanlara karşı daha az taha

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeçersiniz.Zate