Ana içeriğe atla
İnsanın uzun bir yıl boyunca her daim sona doğru gidişini hatırlatan iki günden biri doğum günüyse eğer,diğeri de yılbaşı olsa gerek.Her ikisi de bize,tek gerçeklik olan zamanın bıkmadan usanmadan,hiç bir yere takılmadan düzenli ve istikrarlı bir şekilde hep ileriye doğru aktığını kanıtlıyor.Erken gençliğimde geçirdiğim masumiyet günlerin erkisiyle olsa gerek yılbaşlarını hep iyi,daha mutlu ve daha varsıl günlerin habercisi olarak algılayıp,hep heycanlı beklentiler içine girerdim.Ne ülkenin siyasetini,ne dünyanın hallerini,ne de savaşı dert ederdim.Tek kafaya taktığım okulu daha iyi bir derece ile bitirmek ile aşkın peşinde dolunaylı günlerde beyaz yıldıza göz kırpabilmekti.Okul bitti,aşklar yaşandı ve bitti.dostluk kuruldu veya sona erdirildi.İnsanı tanıdıkça,hayata atıldığımda bu dünyaya sanki acı çekilen bir sınav için gelindiğini düşünmeye başladım.Her yeni bir insanın aslında(sanırım kendimde dahil olmak üzere) hayatın hep kendi ekseni etrafında döndüğünü düşünerek soluk aldığına karar verdim.Çıkara dayalı olmayan ilişkilerin istisna olduğuna kanaat getirdim.İnsanın yaradılışındaki bu defolu özelliğin her türlü çatışmanın ve savaşların kaynağı olduğu sonucuna vardım.Lakin bunu kabullenerek hayata devam etmekten başka çıkar bir yol olmadığını da idrak ettim.Her yılbaşı öncesi bu kötümser gerçeklikle yüzleşmeye çalışırım.Yıllar geçtikçe paniklediğim günlere nazaran artık daha soğuk kanlıyım bu mutlak gerçek karşısında.Artık plan filanda yapmıyorum.John Lennon'un dediği gibi " Hayat,sen planlar yaparken,başına gelenlerdir."Başına gelenler iyi de olsa kötü de olsa bu gerçekle birlikte hayattan keyif almaktan,ama aynı zamanda ödevleri yapmaktan başka çağre yok.
IVO MOLİNAS

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

Çıkardıklarımız,Saydıklarımızdan Fazla,

Çok hayal kurduk gözlerimizi kapattığımızda gördüklerimizi gerçekleştirmek kolay gibi geldi bize. Bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştik.Yorulmuştuk daha yolun en başında. Birde yol gösteren olmayınca her an vazgeçmek için bir sürü sebeb vardı. Yürümekten vazgeçenlerle doluydu arkamız onların varlığını hissettikçe daha çok zorlaştı bazı şeyler Çok hayal kurduk gökyüzüne bakarak bir sürü şekil çıkardık ve onların bize yol göstereceğine inandık.Oysa bulutlar sadece Tanrının hapşırıklarıydı. İnanmak istedik önce olanlara sadece yeniden gelmeyeceklerden saydık fakat çıkardıklarımız saydıklarımızdan fazla olunca sıfırla çarpıldık yapayalnız kaldık. Tüm olanlardan sonra yinede vazgeçmedik hayal kurmaktan şimdi o vazgeçenleri hissetmiyoruz. Sadece önümüzde beliren küçük bir parıltıyı takip ediyoruz yaklaştıkça  bizi kendine çeken.....