Herkesin sıkıntılı bir ergenlik dönemi geçmiştir.İlk sırada tabikide aynada saatlerimizi harcadığımız sivilceler,onları gizleme çalışmalarımız,kendimizce katil olup sivilceleri yok etmeye çalışmamız (ki her zaman daha kötü bir görüntüye sebeb olmuştur).İkinci sırada kendimizi etrafımıza ispatlama olayımız kimilerimiz gayet normal bir şekilde etrafın ve Genlerimizin verdiği özelliklerle gelişir ve olgunlaşırken kimilerimiz ün salmak için kızlarda uzun saç kısa etek yada dar paltolon ve yüksek seviyede kalça kıvırtarak tüm okulda gezmek,erkeklerde '' Lan ,Ulan,Hayvan ve ....'' küfürlerle konuşmak ve serseri tiplemesi oluşturmak bunlar büyük ses getiren şeylerdir erGENlik döneminde.Tabikide bunların hepsi yalan.Psikolojik kısmını yorumlamamıza gerek yok o tarz genç olmaya çalışan erGENler muhtemel aile sorunları baskı altında yaşama gibi sebeblerden bu tarz yöntemlerle kendilerini ispatlamaya ve çevrelerince dikkat çekmeye çalışırlar tabi zaman geçtikçe ne kadar kötü durumu düştüklerinin farkında olamıyorlar ne yazık ki ama bu tarz erGENlerle uğraşmak çok zor oluyor.Genel olarak bu tarz kişilere Gen Hatası olan (gerçi hiç bir bilimsel mantığı yok sadece uyumlu olduğu için söylüyorum) bir kaç (keşke bir kaç olsa) erGENlerdir.Ve en kötü durumda artık olgunlaştığınız zaman geriye dönüp baktığınızda fotoğraflarınıza yada arkadaşlarınızla yaptıklarınıza inanamassınız.Acaba nasıl bir dönemdeydikde bunları yaptık diye büyük bir soru sorarız ve cevabını ne yazık ki bulamayız.En kötü yanıda (benim en çok şikayetçi olduğum kısmı) bu Gen Hatası olan arkadaşlarımıza katlanmak zorunda kalışımız.Hatasız kul olmaz elbet hatalarınızla sizleri sevecek birileri olacak fakat biraz çaba gösterin hatalarınızı düzeltin ki bizlerde rahat nefes alabilelim.
Ne olduğunu anlamadan geçen koca bir 365 gün... Belki dünya insan olsaydı, "Yine geldim amaçsız bir dönüş" diye fısıldayabilirdi. Bizde yeni umutlarla toz pembe birkaç saat yaşayalım diye, yemeler içmeler, birkaç havalı story atmak için girdiğimiz bir savaşın içindeyiz. Hayallerimizi dövizin hızına kaptırmışız. Belki yetişebiliriz, belki ucundan yakalayabiliriz. Geçtiğimiz yıl, çok fazla başkaları adına utandığımız, insanlığımızı sorguladığımız bir yıl oldu. Yorucu ve yıpratıcıydı, fakat aynı zamanda ışıklı dört mevsimi de hissettirdi bize. Kendi savaşımın içinde bir adım daha ileriye gittiğim bir yıldı. Çok şey değiştirebildim mi hayatımda? Bazen evet, bazen hayır. Hoşlandığım çocuğun bana yazmaması canımı yaktı, ama Lady Gaga'nın "Kariyeriniz bir sabah uyandığınızda sizi sevmediğini asla söylemeyecek" sözünü hatırlayıp, yoluma daha sıkı sıkı tutundum. 30 yaşın verdiği zorunlu bir olgunlukla birlikte, tahammül sınırlarımız azalıyor. İnsanlara karşı daha az taha
Yorumlar
Yorum Gönder