Ana içeriğe atla

Hayır İnançımı Kaybetmemeliyim.

İnanç önemli bu hayatta.İnanmak herşeyin başlangıçı başımıza gelen herşey her zaman bizim için sinir bozucudur inançımızla gittiğimiz yolda ve yoldan vazgeçmememize sebeb olan tek şey inançımızdır.Son günlerde inançıma dair kayıplar yaşıyorum.Saçma sapan bir insan hiç haketmediği bir başarıya sahip olma ihtimali bile beni sinir ediyor.Bana neler oluyor ? Kıskançlık  mı ? yoksa popüler t-shirtlerden Çekemeyen anten taksın lafının gerçekleştiği  günleri mi yaşıyorum bilmiyorum ama eğer o kişi başaracaksa ve bunu hakediyorsa o zaman bu dünyada herkes başarıyı hakediyor.Başarı bu kadar kolay mı ? kolay yolunu neden ben bilmiyorum ve benim hayatım neden bu kadar mücadeleyle dolu ? peki herkese eşit şartlarda mı başarı veriliyor ? işte bu sorunun cevabı kesinlikle hayır.En önemlisi paranız varsa,şansınız varsa işte siz bir adım öndesiniz bile.Bu dünyada işler böyle yürüyor. sinir bozucu biliyorum hemde çok ama bir engeli yok farklı bir durumu yok gerçek bu.Çok sinirim bozuk bu son günlerde ve böyle bir yazıyla kendimi rahatlatmaya çalışıyorum. ve yazımı bitirirken sesli bir dua etmek istiyorum. '' Tanrım ne olur sana ve hayata olan inançımı benden alma inançımı kaybetmek istemiyorum ''

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...

Yalnızlık Değil Derdim

Yalnızlık hiçbir zaman derdim olmadı. Sizin 'yalnızlık' diye tanımladığınız şey, benim için kendimi dinlemektir. Esas yalnızlık, kimseyle sevgi paylaşamamaktır; sizi dinleyecek, anlayacak, kahvenize eşlik edecek birinin hayatınızda olmamasıdır. Bu büyük bir yalnızlık olurdu ve inanılmaz çekilmez bir hayat olurdu. Esas sorun, sevgisizlikten gelmektedir. İnsanların duvarlarından, buz kesmiş kalplerinden. Herkes mi bu kadar kötü olur? Çoğunluk evet. Unutmamalıyım ki muhtemelen ben de bir başkası için "kötü" biriyim. Burada görecelik devreye giriyor ama esas konumuza dönersek; yalnızlık değil derdim. Sevgisizlik, en büyük korkum; sevgisiz kalmak ne büyük bir acıdır. Susuz kalmış bir ağaç gibi hissedersiniz, çaresizce yağmuru beklersiniz. Paylaşmayı bilmemek, aslında en büyük sorun. Birbirimizle olan iletişim, en büyük nedeni... En büyük hediye, aşık olmaktır bu yaşamda. En derinliklerinize kadar hissettiğiniz o korkunç his, ah, ne hoştur... Ne geldiği, ne de gittiği zaman...