Ana içeriğe atla

Ve Hayat '' O işler öyle olmuyor '' dedi..









Sonunda eşitlik kazandı başarı yine her zamanki gibi kendini beğenmiş duygusuz ve kibirli kimliğiyle yoluna devam etme kararı aldı.Bizlerde ona ulaşmak için savaşmaya devam edeceğiz ve sonunda başaracağız.Tabikide inanmak derken saçma sapan Kişisel gelişim kitaplarında yazan '' İnanmak başarmanın yarısıdır''tarzı bir inanmaktan bahsetmiyorum.Çünkü o tarz bir inanış bir şey elde etmemize yaramıyor sonuçta yarım başarı diye birşey yok.Başarı başarıdır işte o kadar.  Emeksiz ter dökmeden elde edilen  başarı ya şansdan dolayı başınıza gelmiştir yada otel odalarında çok güzel bir aktivete yeteneğiniz var. Ama başarının seviyesi asla düşmez düşermiş gibi görünsede hemen '' Hopp noluyor o işler öyle olmaz '' der ve kendine getirir insanı.Herkesin hikayesi farklıdır ve herkes bir hikaye yazmak ister bu güzel hayatta.Hikayeleriniz orjinal olsun çalıntı olmasın başkalarının gölgesinde hikayaler yazmayın.Kendi ağaçınızı ekin ve gölgesinde dinlenin asla başkasının ağaçının altında dinlenmeyin.Herkese muhteşem bir pazar günü geçirmesini dilerim sınırsız tembellik günü keyfini çıkarın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...

Yalnızlık Değil Derdim

Yalnızlık hiçbir zaman derdim olmadı. Sizin 'yalnızlık' diye tanımladığınız şey, benim için kendimi dinlemektir. Esas yalnızlık, kimseyle sevgi paylaşamamaktır; sizi dinleyecek, anlayacak, kahvenize eşlik edecek birinin hayatınızda olmamasıdır. Bu büyük bir yalnızlık olurdu ve inanılmaz çekilmez bir hayat olurdu. Esas sorun, sevgisizlikten gelmektedir. İnsanların duvarlarından, buz kesmiş kalplerinden. Herkes mi bu kadar kötü olur? Çoğunluk evet. Unutmamalıyım ki muhtemelen ben de bir başkası için "kötü" biriyim. Burada görecelik devreye giriyor ama esas konumuza dönersek; yalnızlık değil derdim. Sevgisizlik, en büyük korkum; sevgisiz kalmak ne büyük bir acıdır. Susuz kalmış bir ağaç gibi hissedersiniz, çaresizce yağmuru beklersiniz. Paylaşmayı bilmemek, aslında en büyük sorun. Birbirimizle olan iletişim, en büyük nedeni... En büyük hediye, aşık olmaktır bu yaşamda. En derinliklerinize kadar hissettiğiniz o korkunç his, ah, ne hoştur... Ne geldiği, ne de gittiği zaman...