ilk gittiğin zamanlar çok kalabalıktı ev gelen giden bir sürü kalabalık bir sürü yüz ve bir sürü dua.Herkesin tek yapabildiği klasik sözler söylemekti.Yalnız hissettirmemeye çalışmak iyi olman için yardım ediyorlarmış gibi görünüyorlardı.Zaman geçtikçe gerçek kalabalığın yerini yine yalnızlık aldı birde onun yanında boş koltuk,yatak,gözlükler,saat,35.sayfasına kadar okunmuş kitap.Hiç birine dokunmalarına izin vermedim veremezdim.Çünkü senin birer parçaların onlarla beraber odanda bizimle.Şimdi zaman çabucak geçti aylar oldu ayrılalı yollarımız.Kahkahalarım eksik fakat gülmeğe devam etmek zorundayım oyunu bozarsam hayat küser.Zaten çok iyi anlaşmadığımız ortada küstürmek büyük hata olur.
Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...
Yorumlar
Yorum Gönder