Ana içeriğe atla
Yıllardır yürümekten çekindiğim yoldan yürümeğe karar verdim.
Yol iyice değişmiş gibi geldi ilk başta delice yürüyordum.
Ağaçlar,çiçekler,yol kenarındaki terk edilmiş duraklar...
Güneş yolumu aydınlatmakla kalmıyor aynı zamanda içimide ısıdıyordu.
Birden hiç farkında olmadan birşey çıkı verdi karşıma.
Kocamandı,dünyayı yok edecek büyüklükteydi ilk önce çok korktum bu şey nedir diye
Başımı kaldırıp baktığımda karşımdaki kocaman şeyin adı Aşktı.
Unutmuştum nasıl birşey olduğunu Şaşkınlığımı gizleyemedim ve aptal gibi hissettim.
O kocaman aşk karşıma çıktığında sarhoş gibi hissettim kendimi.
Güneşle birlilkte kahkalarımıza ağaçlar,çiceklerde eşlik ediyordu.
Çok geçmeden birden bulutlar geliverdi ve sağnak yağmur başladı.
Aşk birden bire yok oldu karşımdan tüm ışıldısıyla gitti.
Ardında güzel bir his bıraktı o kadar .
Güneş tüm gücüyle savaştı bulutlarla aralarından sıyrılıp çıktı
 Beni aradı gözleri iyimiyim diye kontrol etti
Biraz ıslanmıştım o kadar ama aşkı gördüğüm için mutluydum.
Aşk yine gitmişti çünkü aşkı kirletmiştik biz çoktan. Gerçek aşkın katilleriyiz hepimiz.
Sadece kısa zamanlı gelip bir hissettirecek artık,Yaralı yalan aşklara alışmalıydık artık.
Yine inatçlığım tutmuştu Güneş geri dönüp beni vazgeçirmesi için birden bulutlardan yardım istedi
Kendince o da haklıydı yanmamı istemedi yine...
Benim inatçlığım tutmuştu bir kere devam edecektim yürümeye.
Ve şimdi yürüyorum yolda bu kez oyunun kurallarını bilerek,gerçek aşkın artık gelmeyeceğini bilerek.
Arada sırada olsada aşkın ziyarete geleceğini bilerek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...

Yalnızlık Değil Derdim

Yalnızlık hiçbir zaman derdim olmadı. Sizin 'yalnızlık' diye tanımladığınız şey, benim için kendimi dinlemektir. Esas yalnızlık, kimseyle sevgi paylaşamamaktır; sizi dinleyecek, anlayacak, kahvenize eşlik edecek birinin hayatınızda olmamasıdır. Bu büyük bir yalnızlık olurdu ve inanılmaz çekilmez bir hayat olurdu. Esas sorun, sevgisizlikten gelmektedir. İnsanların duvarlarından, buz kesmiş kalplerinden. Herkes mi bu kadar kötü olur? Çoğunluk evet. Unutmamalıyım ki muhtemelen ben de bir başkası için "kötü" biriyim. Burada görecelik devreye giriyor ama esas konumuza dönersek; yalnızlık değil derdim. Sevgisizlik, en büyük korkum; sevgisiz kalmak ne büyük bir acıdır. Susuz kalmış bir ağaç gibi hissedersiniz, çaresizce yağmuru beklersiniz. Paylaşmayı bilmemek, aslında en büyük sorun. Birbirimizle olan iletişim, en büyük nedeni... En büyük hediye, aşık olmaktır bu yaşamda. En derinliklerinize kadar hissettiğiniz o korkunç his, ah, ne hoştur... Ne geldiği, ne de gittiği zaman...