Çocukluğumuzdan itibaren bir saçma maratonun içinde buluyoruz kendimizi.Okuma yazma öğrenme sonra mutlaka ingilizce öğrenmeye başlamak ardından iyi derece ama kariyer olarak düşünmemen gereken bir müzik aleti çalmak Mutlaka her zaman komşunun çocuğundan daha iyi notlar almak ve üniversitede komşunun çocuğundan daha zor bir bölümde okumak.Okul bitti nişanlanmak,evlenmek ve klasik hikayelere,gelenek görenek dedikleri kalıplaşmış o tuğla yığınlarının bir parçası olmak.Tüm bunlar mecburi yaşananlar.Tüm bunların dışında hayatın önemli bir kısmını kaçırıyoruz.Kendimizi tanımak .Kendimizi bedenimizi ne kadar iyi tanıyoruz ? Benliğimizi,arzularımızı biliyor muyuz ? yoksa annem en iyisini bilir mi diyorsun ? O zaman üzgünüm sen çoktan tuğla olmuşsun bile.Kendini bulmak keşfetmek sonsuza kadar süren bir süreç ama keyifli her yaşadıklarından kendine ait bir parça bulmak ve tüm parçaları birleştirmeyi başarınca aslında kendimizi keşfetmiş oluyoruz.Tüm kalıpların dışına çıkmak gerek kendimizi bulmak için yoksa boşa geçiyor benliğimiz ruhumuzun hapsinde yaşadığı bir bedenin dışına geçemiyor kimliğimiz.Kenimizi keşfetmemiz gerek.Neler istiyoruz, neler seviyoruz,nasıl yaşamak istiyoruz.Evet çoğumuz tüm bu sorulara cevap bulmakta zorlandığı için kalıplaşmış hazır bedenlere bürünüyor.O nedenle 24 yaşına gelmeden nişan düğün çocuk durumları başlıyor.Sonralarıda ben ne yaptım dercesine düşüncelere başlıyoruz ama fazlasıyla geç kalmış oluyoruz.Kendinizi keşfedin korkmayın sorgulayın isteklerinizi,hata yapın delilik yapın kötülük yapın ayıp dedikleri ne varsa mutlaka yapın Kendinizi keşfetmek o kadar güzel bir macera ki bu maceraya dahil olun boşa gitmesin kimliğiniz kendinizi bulun.
Ne olduğunu anlamadan geçen koca bir 365 gün... Belki dünya insan olsaydı, "Yine geldim amaçsız bir dönüş" diye fısıldayabilirdi. Bizde yeni umutlarla toz pembe birkaç saat yaşayalım diye, yemeler içmeler, birkaç havalı story atmak için girdiğimiz bir savaşın içindeyiz. Hayallerimizi dövizin hızına kaptırmışız. Belki yetişebiliriz, belki ucundan yakalayabiliriz. Geçtiğimiz yıl, çok fazla başkaları adına utandığımız, insanlığımızı sorguladığımız bir yıl oldu. Yorucu ve yıpratıcıydı, fakat aynı zamanda ışıklı dört mevsimi de hissettirdi bize. Kendi savaşımın içinde bir adım daha ileriye gittiğim bir yıldı. Çok şey değiştirebildim mi hayatımda? Bazen evet, bazen hayır. Hoşlandığım çocuğun bana yazmaması canımı yaktı, ama Lady Gaga'nın "Kariyeriniz bir sabah uyandığınızda sizi sevmediğini asla söylemeyecek" sözünü hatırlayıp, yoluma daha sıkı sıkı tutundum. 30 yaşın verdiği zorunlu bir olgunlukla birlikte, tahammül sınırlarımız azalıyor. İnsanlara karşı daha az taha
Yorumlar
Yorum Gönder