Bir türlü doğru yolu bulamıyoruz sürekli bir yalnızlıkl karşılaşıyoruz yada sanırım fazlasıyla yalnızlığı düşündüğümüzden devamlı olarak karşımıza çıkıyor.Yalnızlıkla derdimiz ne neden sürekli mutlu olmayı,aşık olmayı,sevmeyi düşünmek yerine korkularımızı düşünüyoruz ve onlarla fadasız bir mücadelenin içinde boğuluyoruz.Bir kitapda okumuştum korkularınızı sürekli düşünürseniz devamlı olrak etrafınızda kalmaya devam ederler korkularınızı yok etmenin en iyi yolu onları düşünmemektir.Düşünmemiz gereken daha güzel şeyler var Bu hayatda Aşk gibi, Sevgi gibi mesela Sonsuz Mutluluk...
Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...
Yorumlar
Yorum Gönder