Ana içeriğe atla

İnsanlar....


İnsanlar;
Sadece sevmeği öğrenebilselerdi eğer,herşey çok farklı olabilirdi.
Herkes birbirini olduğu gibi kabul etseydi,bir kalıba sokmaya çalışmasaydı,kimse bu kadar yorgunluk,bu kadar keşke biriktirmeyecekti.

İnsanlar:
Harcamak,zarar vermek yerine sadece biraz düşünselerdi hiç bir durumun geri dönüşü için çağresizce beklemeyecekti.

İnsanlar:
.Zamanın bir parçası olduk olalı herşeyi daha hızlı yaşıyor,yaşatıyor ve bitiriyoruz.Fazlasıyla yoruyor ve zaman ilerledikçe sabırsızlaşıyoruz.En kısa ve kolay yol olarakda her zaman karşımızdakini suçluyoruz.Neden kendimize bir suç bulalım ki esas suçlu her zaman karşımızdakidir.

İnsanlar:

İstediklerini alamadıklarında sizin farklı olduğunuzu söylerler,küserler,öfkelenirler sizin üzerinizde kontrol kurmak isterler ve siz eğer farkına varabiliyorsanız sonunda dur diye biliyorsunuz fakat farkında değilseniz zaten bu saatten sonrada bişey değiştirmeye çalışmanız boşa zaman kaybı olacaktır.Devam edin ne olmasa bir yere varır elbet gittiğiniz gemi.

İnsanlar:
Herşeyin farkında olanları fazlasıyla sevmezler onları hep yargılayıcı gözlerle takip ederler kıskanırlar,yok saymaya çalışırlar çünkü onlar hayallerindeki insanlardır sahip oldukları için içten içe kıskançlık duygusuyla kendi kendini yiyenlerdir.Acı vericidir ama çoğu insan kıskançlıkla besleniyor...

İnsanlar:

Keşke sadece sevmeyi bilebilselerdi olduğu gibi kabul edip gökkuşağının sonundaki altın dolu küpü bulmak yerine gökkuşağın tam altından göğe bakarak renklerin çeşitliliğini kutlasalardı herşey çok farklı olabilirdi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...

Yalnızlık Değil Derdim

Yalnızlık hiçbir zaman derdim olmadı. Sizin 'yalnızlık' diye tanımladığınız şey, benim için kendimi dinlemektir. Esas yalnızlık, kimseyle sevgi paylaşamamaktır; sizi dinleyecek, anlayacak, kahvenize eşlik edecek birinin hayatınızda olmamasıdır. Bu büyük bir yalnızlık olurdu ve inanılmaz çekilmez bir hayat olurdu. Esas sorun, sevgisizlikten gelmektedir. İnsanların duvarlarından, buz kesmiş kalplerinden. Herkes mi bu kadar kötü olur? Çoğunluk evet. Unutmamalıyım ki muhtemelen ben de bir başkası için "kötü" biriyim. Burada görecelik devreye giriyor ama esas konumuza dönersek; yalnızlık değil derdim. Sevgisizlik, en büyük korkum; sevgisiz kalmak ne büyük bir acıdır. Susuz kalmış bir ağaç gibi hissedersiniz, çaresizce yağmuru beklersiniz. Paylaşmayı bilmemek, aslında en büyük sorun. Birbirimizle olan iletişim, en büyük nedeni... En büyük hediye, aşık olmaktır bu yaşamda. En derinliklerinize kadar hissettiğiniz o korkunç his, ah, ne hoştur... Ne geldiği, ne de gittiği zaman...