Ana içeriğe atla

Kime Yorgunuz biz

 Son zamanların trendi ''Yorulduk'' kime yorulduk ne zaman neden ne için ne yaşamış olabiliriz ki yorulduk.!

Aşk sandığımız sağa kaydırdıklarımızdan ibaretken biz kime nasıl bu kadar kısa sürede bir romeo juliet etkisi yaratıp tükenmişlik sendromunun zirvesinde, depresyonda amy winehouse dinliyoruz ki neden bu kadar dram ve gözyaşı seviyoruz.1 sınıf türk dizilerine olan tutkumuz niye ?

Herkesin bir acısı var tamam buna saygı duymam gerekiyor ama acını gözüme sokarak yaşamamalısın özlü sözlerle adrese teslim paylaşımlar acını azaltmıyor bir olgunlaş bi sakinleş kendine gel.Modern zamanlardayız; '' galiba benden hoşlanıyor ?''  sorusuna hikayeme alev emojisi attı ordan anladım diyen biri için ne bu ağır abi tavırları.! Evet fazla atarlı giderli cümlelerim.Çünkü artık bir sakinleşmeli kendimize bir bakma zamanı geldi de geçiyor bile. Bende çok isterdim sağa kaydırdıklarımızdan boş hayallere kapılmamayı,birben bire karşımıza çıksın kitaplar falan yerlere düşşsün ve ah işte alev alev yanma başlasın arka fonda duman beni yak kendini yak herşeyi yak söylesin.Ama olmuyor olur mu bilmiyorum ama aşk konusunu iyicve bir düşünmemiz gerek modern zamanlarda aşk virüs etkisylede çok değişti yoruldu kırıldı param parça oldu ve evet bunu biz yaptık.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeç...

Yalnızlık Değil Derdim

Yalnızlık hiçbir zaman derdim olmadı. Sizin 'yalnızlık' diye tanımladığınız şey, benim için kendimi dinlemektir. Esas yalnızlık, kimseyle sevgi paylaşamamaktır; sizi dinleyecek, anlayacak, kahvenize eşlik edecek birinin hayatınızda olmamasıdır. Bu büyük bir yalnızlık olurdu ve inanılmaz çekilmez bir hayat olurdu. Esas sorun, sevgisizlikten gelmektedir. İnsanların duvarlarından, buz kesmiş kalplerinden. Herkes mi bu kadar kötü olur? Çoğunluk evet. Unutmamalıyım ki muhtemelen ben de bir başkası için "kötü" biriyim. Burada görecelik devreye giriyor ama esas konumuza dönersek; yalnızlık değil derdim. Sevgisizlik, en büyük korkum; sevgisiz kalmak ne büyük bir acıdır. Susuz kalmış bir ağaç gibi hissedersiniz, çaresizce yağmuru beklersiniz. Paylaşmayı bilmemek, aslında en büyük sorun. Birbirimizle olan iletişim, en büyük nedeni... En büyük hediye, aşık olmaktır bu yaşamda. En derinliklerinize kadar hissettiğiniz o korkunç his, ah, ne hoştur... Ne geldiği, ne de gittiği zaman...