Ana içeriğe atla

Kendin Olmakdan Vazgeçmek

En son ne zaman aynaya baktın ve sadece göründüğün gibi olduğun için sadece gözlerinin içine baktın?
Yoksa aynaya bakarken hemen gözün kalçana göbeğindeki fazlalığa bir türlü istediğin gibi görünmeyen saçının nasıl göründüğünü kontrol etmek için bakarken mi buldun.Başkaları beğensin diye kalıplaşmış kıyafetlerden,saç modellerinden,mekanlardan kaçını takip ettin ve kopyaladın.En son nezaman kendin oldun ?

Hayattaki en son zamanlarda yaşadığımız en büyük yanılgı ve çelişki kendin olmak istediğin hissetiğin gibi yaşayabilmek.Ailenin toplumun bizlere dayattığı yada sunduğu kalıba uymamak yada sığamamak özellikle bunu farkına varacak kadar gözünün açık olduğunu görünce esas savaş başlıyor aslında.Hepimizin mutlaka başkaları hakkında harika kararları,planları,yargıları vardır.Sokakda iki erkekle yalnız başına yürüğen bır kız hakkında yada sırf fazla kibar diye bir erkeğin başkaları için '' farklı '' olması.Bu fark nerden geliyor kimin kuralı bu ? kimin neyin normali başkasının farkı oluyor ki 
Herkes hayatın da kendini bulma yolculuğuna çıkar ve bence bu yaşam boyu devam eder çevremiz değiştikce bizler yaşamda yol aldıkca kimliğimizle ilgili yolculukdaki duraklardan aldıklarımız verdiklerimizde değişiyor ve devamlı değişicek.Fakat sürekli birileri kendi düşüncelerin değiştirmek istemedikleri için karşısındakileri değiştirmek istiyor.Aile kuralları,annenin babanın senden bekledği,toplumun okuldaki öğretmenin iş yerindeki müdürün ve daha bir çok kişi...

Kendin olmakdan vazgeçip onların olmalarını istediğin kişi olmak için savaş açıyorlar.Sevmek için bile onların istedikleri olmalı kalbinin kim için atacağını kime yaklaşacağına onlar karar vermeli tersini yaparsan işte o zaman ötekeleştirme başlıyor. '' Aşk aşktır '' sloganı mecburi çıkıyor ağızdan duvarlara pankartlara yazılıyor.Bir düşününce ne kadar komik geliyor bir erkek başka bir erkeği sevdiği için ve toplumda bir kısım tarafından bu durum '' farklı '' görüldüğü için yürüyüş yapıp hak aramak zorunda kalmak,çünkü neden onların düşüncelerine kalıplarına uymamak karşı çıkmak kendin olmakdan vazgeçip onların istediği gibi olunca herşey çözülüyor çünkü onların düşünceleri en doğrusu.

Bu akşam Dualar booby için filmini izledim ve etkilendim filmi anlatmak istemiyorum izlemek isteyenler olursa diye ama filmden sonra kendin olmakla ilgili sorular beliriyor insanın kafasında ve böyle bir post yazarken buldum kendimi.

Düşündüm ki kendim olmak için ilk sustum cok sustum kendim olmakla ilgili utandım neden kimden utandığımı bilemiyorum dedim ya kendini bulmak bir yolculuk ve o dönem böyle bir yolculukdan geçmişim sonra neden ben susuyorum ki onlar sussun ben konuşacağım dedim ve konutşum Kendim olmak için istediğim gibi yaşamak için konuştum ve bir daha da hiç susmadım.İyi ki kendim olmakdan vazgeçmedim iyiki konuşmaya karar verip hep konuştum.
Kendin olmakdan vazgeçme hayatı böyle harçama kendin ol kendini sev ve sakın susma hep konuş...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belki dünya insan olsaydı, "Yine geldim amaçsız bir dönüş" diye fısıldayabilirdi

Ne olduğunu anlamadan geçen koca bir 365 gün... Belki dünya insan olsaydı, "Yine geldim amaçsız bir dönüş" diye fısıldayabilirdi. Bizde yeni umutlarla toz pembe birkaç saat yaşayalım diye, yemeler içmeler, birkaç havalı story atmak için girdiğimiz bir savaşın içindeyiz. Hayallerimizi dövizin hızına kaptırmışız. Belki yetişebiliriz, belki ucundan yakalayabiliriz. Geçtiğimiz yıl, çok fazla başkaları adına utandığımız, insanlığımızı sorguladığımız bir yıl oldu. Yorucu ve yıpratıcıydı, fakat aynı zamanda ışıklı dört mevsimi de hissettirdi bize. Kendi savaşımın içinde bir adım daha ileriye gittiğim bir yıldı. Çok şey değiştirebildim mi hayatımda? Bazen evet, bazen hayır. Hoşlandığım çocuğun bana yazmaması canımı yaktı, ama Lady Gaga'nın "Kariyeriniz bir sabah uyandığınızda sizi sevmediğini asla söylemeyecek" sözünü hatırlayıp, yoluma daha sıkı sıkı tutundum. 30 yaşın verdiği zorunlu bir olgunlukla birlikte, tahammül sınırlarımız azalıyor. İnsanlara karşı daha az taha

Vaktin varken SEV

Vaktin varken sev, Korkma duygularından sadece yaklaş Yargılama kendini aynalarda sadece inan Kalbin varken hisset sıcaklığını saflaş biraz Çiceklerden yol yap sevgine ve sakın geri dönme Vaktin varken sev, Bir tekrarı daha olmayacak çünkü Bak bir kelebek daha öldü Bu kez kalbinin götürdüğü yere git. Sorma sorgulama sadece git. Vaktin varken sev Koru sımsıkı sar aşkı kaybetme sakın Vedalar acıtsada,korkma ağlamaktan Hadi yaklaş şimdi başlıyor aşk......

+20 Yaş Sendromu

          Hani vardır ya böyle artık aynalara baktığınızda eskisi gibi değilsinizdir nerde o eski günler dersiniz aslında 40'lı yaşlarda söylemeye başlarsınız ama 20 'li yaşlarda da söylemeye başladık biz.Lisede sınıfınızdaki en ilginç (burda ilginç darken aslında en kötüsünü söylüyorum) çiftin sizden once nişanlandığını duymak yada artık doğum günü partileri yerine nişan,düğün partilerine davet edilmeye başladığınız an işte o an 20'li yaş sendromu başlamış oluyor.Daha siz doğru düzgün bir ilişki yaşayamıyorken rekor ilişki süreniz 6 ayı geçmiyorken diğer arkadaşlarınızın nişan törenine gitmeniz insanda hafif bir depresyon ve ufaktan Halil Sezai dinleyerek (ki hiç sevmem) İsyan etmenize sebeb olabilir.Hayallerinizin artık gerçekten saçma olduğunu anladığınız ve çok az bir kısmını gerçekleştirmek için uğraştığınız dönemdir.Aslında hepsini isteseniz gerçekleştirirsinizde arada bir aşk gelince birde evde kalma durumu oluşmaması için biraz olsun vazgeçersiniz.Zate